Biz sizinle, uzun yıllar 90’lı yılların başında META44 e başladığım dönemde tanışmıştık. o dönemlerde Y.T.Ü. de araştırma görevlisi olarak çalışıyordunuz. Bira anlatır mısınız?
Ali Topbaş ve Şadi Karagöz ile çalışıyordum. Ali Topbaş ile daha çok ısıl işlem Şadi Karagöz ile daha çok takım çeliği ve toz metalurjisi çalışıyordum. O zamanlar evet 90’ların başıydı mastır yapıyordum. sizinle tanıştığımız zamanlar O zaman dan bu zamana metal dünyası ve kalıp dünyası dergisi ile beraber dostluklarımız devam etti. Sizlerde sektörde baya uzun bir yol kat ettiniz.
Hem bilginizle hem de bilginizi arttıracak eğitiminizle Bu gelişme süreci nasıl gerçekleşti bizlere biraz anlatır mısınız ?
O dönemde sizin derginizin çıkmasının hemen ardından ben yurt dışına gittim doktora yapmaya ama sonra kısa sürede geri döndüm. Şadi hoca beni Kocaeli’ne bölüm kuruluyor diyerek çağırdı. 2 sene Şadi hoca ile beraber Kocaeli üniversitesi Malzeme ve metalurji mühendisliği bölümünde bulundum. Daha sonrasında ben ayrıldım İstanbul ısıl işleme geçtim orada işletme mühendisliği yaptım. Soydan Keneş Beyle beraber çalıştım. Arkasından da o zamanki Assab Korkmaz firmasında M.Önder Yücel Beyle beraber takım çeliğine devam ettik. Çünkü İstanbul Isıl İşlemde de hedef kalıplardı kalıpların ısıl işlerini yapıyorduk. Ben daha çok orada vakum sertleştirme fırınının işlerinden sorumluydum. Derken Assab ta devam ettim. 20 yıl oldu. Assab derken Uddeholm adını aldı bundan birkaç sene önce şirketin adı Uddeholm oldu. Bende orada teknik eleman olarak derken satıştan sorumlu olarak devam ediyorum. Türkiye’de bu arada kalıpçılık gelişti ve çok büyüdü biz öğrendik tabi İsveç’in bize verdiği bilgi açısından çok şey var. Onlar çok şey öğrettiler, birbirimizden öğrendik. Biz bütün dünya da yaklaşık 50 tane teknik müdürüz ve hepimiz birbirimizle bir ilişki halinde Almanya’da ne oluyor Çin’de ne oluyor Türkiye’de ne oluyor şeklinde bilgilerimizi paylaşırken öğreniyorduk. Bence en iyi öğrenme yöntemi. Bugün ise daha farklı şeyler yapmak istiyoruz. O arada kesme ve form verme kalıplar üzerine birde doktora yapmıştım.
Şimdi ise devir değişiyor çağ değişiyor insanlar değişiyor daha kısa sürede daha fazla şey söylemeniz gerekiyor. Artık tahammülde azaldı kimse oturup artık bir şey okumuyor yada daha az okunuyor o yüzden videolar önemli hale geldi herkesin elinde telefon saatler günler orada geçiyor. Bizlerde dedik ki buradaki birikimi başka bir şekilde değerlendirelim başka bir şeye tercüme edelim. www.kalıpakademisi.com diye bir site bu sitede yarım dakikalık bir dakikalık en fazla bir buçuk dakikalık kısa videolar çekip yayınlıyoruz. Bu videolarda temel kalıpçılık ile ilgili sorunlar çözümler tartışmalar yer alıyor ama bunlar tamamen teknik kapsamlı işte portakal kabuğu nedir den başlayacaksınız kalıplar neden çatlar nitrasyon niye yapılır nasıl yapılıra kadar bir dizi farklı teknik soru var ayrıca sadece ben değilim örneğin başka arkadaşlarda orada mesela en basit soruyu ama en zor soruyu soruyorlar kalıp nedir Kalıp satın alabilir misiniz mesela kalıp satın alınamıyor biz göre merak eden varsa neden alınamadığını sitemizden inceleye bilirler. Şu an için 50 ye yakın bir video arşivi var orada 2017 sonuna kadar 100’e çıkacak böyle devam ettirmeyi düşünüyoruz. Ve aynı zamanda buraya katkı sunmak isteyen varsa örneğin gelip bende teknik bilgimi burada paylaşayım diyen varsa burası açık bir yer. Burası benim değil, Uddeholm’ün değil, sektörün bir parçası. Bir vadi gibi. Eğer sahip çıkılırsa. Her zaman ve her yerde olduğu gibi tek başına bir insanın yapabileceği şeyler değil bunlar ve yapmasına da gerek olan şeyler değil İhtiyaç varsa karşılığını bulur İhtiyaç varsa destek olanda bulunur ama eğer bir karşılığı yoksa ölecektir.
Evet inceledim videoların kısa olması ve net anlatımları ile çok güzel olmuşlar. Elinize sağlık Bizlerde öyle yapmaya çalıştık birde değişik bir şey yapmak lazım hani eskiden kapı kapı dolaşmak mümkündü bu gün hani sektör büyüdü öyle çok kolay kapı kapı dolaşılmıyor. Bir araya gelmekte zorlaştı Uddeholm olarak İstanbul da iki tane yerleşkemiz var İstanbul çevresinde artık diyelim İstanbul diyemiyoruz bir tanesi Çayırova’da bir tanesi Silivri de aralarında trafiğin kötü olduğu zaman 5 saatlik bir mesafe var ben Ankara ya daha hızlı gidiyorum. Silivri ye gidene kadar Bu şekle bürünmüş bir kentte yaşıyoruz. Şimdi burada teknolojiyi, dijitasyonu kullanmayıp napacaksınız mecburen kullanacağız. Üstelik bu benim açımdan aynı zamanda heveste umarım geçmez
Kenan ANIL- bu arada bunların yanında çıkarttığınız birde kitap var
O tamamen başka bir taraf ben yazmaya meraklıyım birde polisiye mutfak gastronomi siyaset hepsini bir arada karıştırmayı da seviyorum umarım ortaya güzel bir türlü çıkmıştır diyelim.