İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, son aylarda doruk noktasına çıkan politik tansiyonun, yatırım kararlarını erteletme riskine işaret ederek, “politik belirsizlik önümüzü görme konusunda büyük bir zafiyet yarattı” dedi.
Bahçıvan: “Faiz ve kurlardaki artışlar, istihdam ve büyümeyi baskılıyor. 2014 büyüme beklentisi ortalaması yüzde 2,8’e kadar gerilemiş durumda.”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, son dönemde uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmelerin gelişmekte olan ülkeler üzerinde endişe dalgası yarattığını söyledi. Bahçıvan, “Bu endişeye rağmen bir ekonomik dibe vuruş tehlikesi öngörülmüyor, ancak bazı önemli risklerin olduğu da bir gerçek” dedi.
Kısa vadede Türkiye sanayisinin önündeki risk faktörlerini “dış ekonomik kırılganlıklar”, “siyasi ve sosyal belirsizlikler” ve “yapısal yetersizlikler” olarak sıralayan Bahçıvan, İSO’nun aylık olağan Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, “Bugün küresel ekonomide, parasal kısıtlamaya dayalı yeni bir yapılanma yaşanıyor. Diğer yandan, yüksek cari açık ve dış finansman ihtiyacı, Türkiye’nin dikkat çeken dış makroekonomik kırılganlıkları olarak dikkat çekmekte. Bu iki faktör, sanayi sektörü açısından en önemli belirsizlik kaynağı olmayı sürdürmektedir” diye konuştu.
Krediler Tüketime Gidiyor
Belirsizliklerin nedeninin açık olduğunu kaydeden İSO Başkanı Bahçıvan, “Tüm uyarılara rağmen yurtiçi tasarruflar, reel yatırımlara yeterince kanalize edilememiştir. Buna paralel olarak dış borçlanma artmıştır. Banka kredilerinin üretken alanlardan ziyade tüketime ve finansal faaliyetlere yönelmiş olması da bu kırılganlıkları beslemiştir” dedi.
Özel sektörün dış borcundaki artışın, sanayicileri küresel para arzını ilgilendiren politik kararların etkilerine ve risklerine fazlasıyla açık hale getirdiğini belirten Bahçıvan şöyle konuştu: “İhracatta öne çıkan sanayi alt sektörlerinin ithal girdilere yapısal bağımlılığı, kur artışının olumlu etkilerini maalesef sınırlamaktadır. TL’deki değer kaybının asıl kaynağının küresel dinamikler olması, son faiz artırımının döviz kuru üzerindeki baskıyı yeterli ölçüde hafifletmesini engellemektedir. Faiz artışı, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerimizin finansman sıkıntısını daha da artırmıştır. Son aylarda enflasyonda görülen artışlar, kur yükselişiyle yakından ilişkilidir. Bu eğilimin sanayici açısından daha yüksek girdi maliyetleri ve azalan rekabet gücü anlamına geldiği çok açıktır.”
Bu gelişmelerin Türkiye ekonomisine ve sanayi sektörüne bedelinin daha yavaş bir büyüme ve istihdam artışının aşağı yönde baskılanması olacağını anlatan Bahçıvan, “Nitekim Merkez Bankası’nın Şubat ayı Beklenti Anketi’ne göre piyasa aktörlerinin 2014 büyüme beklentisi ortalaması yüzde 2,8’e kadar gerilemiş durumdadır” dedi.
Türkiye eski Türkiye değil…
Politik gelişmelere de işaret eden Bahçıvan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son aylarda doruk noktasına çıkan politik tansiyon da, istikrar ve önümüzü görme konusunda büyük bir zafiyet yaratmıştır. Politik belirsizliklerin arttığı dönemlerde yatırım kararlarının ertelendiğine sıkça rastlanmaktadır. ABD Merkez Bankası (FED) tarafından yayımlanan son Para Politikası Raporu, uzun bir süredir farklı kuruluşlarca dile getirilen, ‘Türkiye en kırılgan gelişmekte olan ülke’ olduğu gerçeğinin bir kez daha altını çizmektedir. Tüm bu gelişmelerin sanayi sektörünün bilanço ve kâr görünümüne olumsuz etkilerinin olacağı açıktır. Eski Türkiye değiliz. Türkiye ekonomisinin 350 milyar doları aşan dış borcu olan bir ekonomi olduğunu hatırlatmak isterim. Özel sektörün de 270 milyar dolar döviz borcu olduğu dikkatlerden asla uzak tutulmamalıdır. Türkiye’de sanayi üzerindeki maliyet yüklerine ve sektörün yapısal sorunlarına öncelik veren politikaların oluşturulması artık bir aciliyet kazanmıştır. Bu noktada öncelikle sanayinin finansman sıkıntılarına yönelik politikalar geliştirilmeli KOBİ’lerin kredilere erişim kanalları güçlendirilmelidir.”
Kıdem Tazminatı Yükü Hafifletilsin
Vergi ve primlerin yanısıra kıdem tazminatı gibi ücret dışı unsurların işverenler üzerinde yarattığı yükün hafifletilmesini isteyen Bahçıvan, “Yaşanan son olumsuz ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda özellikle kıdem tazminatı konusunda beklenen çözümün ertelenmiş olması kaygılarımızı daha da artırmıştır” dedi.
Dünyada konjonktürün değiştiğini işaret eden Bahçıvan, “Bu değişim karşısında 2001’den kalma reformlar artık yeterli değil. Yeni bir başarı hikâyesi ve reformlara ihtiyaç duyuyoruz. Son günlerde yoğunlaşan Türkiye-Avrupa Birliği görüşmelerinden son derece umutlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bardağın dolu tarafı bu flörtün tekrar başlamış olmasıdır” diye konuştu.