Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) 2020 yılında Türkiye’nin 17,1 milyar dolar makine ihraç ettiğini açıkladı. Geçtiğimiz yıl 200’den fazla ülkeye 3,1 milyon ton mal gönderen makinecilerin en fazla ihracat yaptığı ülkeler her zamanki gibi Almanya, ABD ve İngiltere oldu. Aralık’taki yüzde 17,5 artışın da katkısıyla son çeyrekte yüzde 9 ihracat artışı sağlayan sektörün ihracat geliri, pandemiye rağmen 2020’de sadece yüzde 4 düştü. Yılı güçlü rakiplerinden daha verimli geçirdiklerine dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Küresel beklentilerin, sektörümüzün 2021 yılı performansını destekleyici nitelikte olduğunu düşünüyorum” dedi.
İhracat ana pazarlarındaki uzun Noel tatiline rağmen Aralık ayında yüzde 17,5 artış sağlayan makine sektörü, 2020 yılını 17,1 milyar dolar ihracatla kapattı. Son çeyrekte büyük bir atılım yaparak yüzde 9 artış kaydeden sektörün ihracatı, TÜİK hesaplamasına göre 18 milyar doları aştı. Yurtdışından makine alımı yüzde 9 ile 21 arasında düşen Almanya, ABD ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde, Türk makine sektörü ihracat düşüşünü yüzde 3’ün altında tutmayı başardı. Rusya ile ticari ilişkilerini güçlendirmeye devam eden makineciler, bu ülkeye ihracatını da yüzde 22 oranında artırdı. Küresel makine ticaretinin yaklaşık yüzde 12 düştüğü yılda, ihracat düşüşünü yüzde 4 seviyesinde tutabilmesinin Türkiye’nin küresel rekabet gücünü bir kez daha ispat ettiğine işaret eden Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
“Dünya makine ihracatının arttığı yıllarda tüm rakiplerimizden daha hızlı artış sağladığımız gibi, küresel ticaretin daraldığı bu yıl da ihracat düşüşünü daha sınırlı tutmayı başardık. Giderek yükselen teknoloji seviyemiz ve rekabetçi fiyatlarımızın da desteğiyle düşüşü yüzde 4 seviyesinde durdurabildik. Pandemi döneminde makine ithalatı milyarlarca dolar azalan Almanya, ABD ve İngiltere gibi en güçlü olduğumuz pazarlarda ciddi bir kayıp yaşamayarak vazgeçilmez bir imalatçı olduğumuzu da kanıtladık. Karantina dönemindeki bağlantılarımızın neticesinde bu üç ülkeye ihracatımız son çeyrekte yüzde 21 arttı. Tüm dünyada KOBİ’lerin krizler karşındaki esnekliklerini ve çevikliklerini test eden bir süreç yaşandı. AB’deki makine imalatçısı KOBİ’ler felç olurken biz birçok büyük ekonomide pazar payımızı artırdık.”
“Makine sektörü en hızlı toparlanan birkaç ülkeden biriyiz”
Aşı çalışmalarında beklenen başarı sağlanırsa dünya mal ticaretinin baz etkisi ve hızlı artan emtia fiyatları sayesinde yüzde 10 kadar büyüyebileceğine fakat dış ticarette tonaj olarak önceki yıl seviyesine ulaşmanın bu yıl mümkün görünmediğine dikkat çeken Karavelioğlu şunları söyledi: “Küresel likidite bolluğu ve dünyadaki düşük faiz oranları, bu yıl başta verimlilik artırıcı modernizasyon projeleri olmak üzere yeni makine yatırımlarına katkı sağlayacaktır. ABD’de korumacı politikaların sınırlanması ve yeşil ekonomiye geçiş yönündeki beklentiler de mevcut makine parklarının yenilenmesini hızlandıracaktır. Küresel beklentilerin, sektörümüzün 2021 yılı performansını destekleyici nitelikte olduğunu düşünüyorum.”
Karavelioğlu makine üretiminin dünya genelinde yüzde 5 daraldığı yılda Türk makine sanayisinin yüzde 7 üretim artışı sağlamasının büyük bir ivme yakalandığının işareti olduğuna vurgu yaparak, “Küresel makine ve teçhizat yatırımlarının salgın öncesi seviyesine gelecek yıl ortasında ulaşacağı tahminleri henüz iyileştirilmedi. Fakat ne olursa olsun, biz belirsizliklerin hakim olacağı bu süreci de önemli kazanımlarla geçireceğiz ve ihracat performansımızla rakiplerimizden ayrışmaya devam edeceğiz” dedi.
“Makine imalatçıları büyük bir alkışı hak ediyor”
Makine sektöründe kapasite kullanım oranının yıl içinde yüzde 50 seviyelerine kadar düştüğünü ancak son iki çeyrekte yaşanan toparlama ile KKO’yu yüzde 72’ye kadar çıkardıklarını belirten Karavelioğlu şunları söyledi: “Kamu planlarında odak ve pilot sektör olmamıza rağmen mücbir sebep kapsamına alınmamış olmamız birçok kişiye şaşırtıcı gelmiş olsa da biz firmalarımızın bu yönde bir talebi olmadığını biliyorduk. Sektörel anketlere göre, bu yönde beklentisi olan firmalarımızın sadece yüzde 21 civarında olduğunu görüyorduk. Firmaların bu yönde talebinin olmamasını sektörümüzün kendi gücünü iyi bilmesinin bir işareti olarak yorumlamalıyız.”
Sektörel beklentinin vergi ertelemelerinden yararlanmak değil, kontratlı işlerdeki gecikmelerden, sipariş iptallerinden, ceza ve yasaklanmalardan hukuken korunabilmeye yönelik olduğuna dikkat çeken Karavelioğlu, “Bunun bazı sıkıntılarını yaşıyor olmakla birlikte, şimdi İstikrar Kalkanı Programı’na destek veren sektörlerden biri olmanın konforu içindeyiz. Verimsiz bir dönem geçirmiş olsak da nitelikli personelimizi korumayı bildik, sanayimizin, tarımımızın, alt yapı ve hizmet sektörlerimizin ihtiyaçlarını aksatmadan yerine getirdik. En zorlu koşullar altında dahi Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payımızı artırarak yüzde 11’e yaklaştırdık. Makine imalatçıları büyük bir alkışı hak ediyor” dedi.
“Mevzuat 11. Kalkınma Planı ile uyumlu hale getirilmeli”
Orta teknolojili makinelerin önde gelen imalatçısı Çin’in hızla toparlanıp; AB, ABD ve Japonya’nın imalatlarının yüzde 10-15 arasında düştüğü 2020’de üretimini yüzde 4 artırmasından ve tüm korumacı tedbirlere rağmen ihracattaki payını büyütmesinden çıkarılacak önemli dersler olduğunu belirten Karavelioğlu şunları söyledi: “Makinecilerimiz 2020’nin en az hasarla geçirilebilmesi için mücadele ederken, Türkiye ilk 11 ayda 25,2 milyar dolarlık makine ithal etti. İmalatçılarımızın senelerce çalışarak 5,5 milyar dolar seviyesine indirdiği makine dış ticaret açığı bu yıl ikiye katlandı. Asya ülkelerinden makine ithalatımız 11 ay içinde yüzde 39,5 yükseldi. Bu yöneliş, önümüzdeki yıllarda bu makinelerin servis ve yedek parçaları için de ciddi paralar harcayacağımız anlamına geliyor. Sanayimizin, Uzak Doğu’nun dampingli ve finansman destekli mallarına gösterdiği aşırı ilgiyi hem sürdürülemez hem de vahim bir kaynak israfı olarak görüyoruz. Makinelerimizin yüzde 65’inden fazlasını ithal eden gelişmiş ülkeler artık zamanında teslimat, güven ve kaliteyi öncelik olarak belirlemişken Türkiye’deki yatırımcıların bunları görmezden gelmesinin yanlışlığına dikkat çekiyoruz.”
Türkiye’de tüm dünyanın parmakla gösterdiği, fiyat ve kalitede bir makine sektörü varken son 10 yılda 298 milyar dolarlık makine ithal edilip, 149 milyar dolar açık verildiğine dikkat çeken Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir sanayici için ülkesinde üretilen bir makineyi kullanmak doğal ve gurur verici bir tercih olmalı. İthalatın alabildiğine artmasının sebebi sadece ucuzluğa ya da finansman olanaklarına bağlanamaz. Makineler Türkiye’nin ihracatında olduğu gibi ithalatında da ikinci büyük kalemdir. Bu çelişkili durumu gidermek ve artan iç talepte yerli makine payını en azından korumak için tedbirlerimizi sıkılaştırmalıyız. Gerek Yatırım Teşvik mevzuatımızın gerekse kamu alımları ve KÖİ projelerinin 11. Kalkınma Planı’nın yerli makineleri önceleyen hükümlerine uygun hale getirilmesini öncelikle talep ediyoruz. Önümüzde yerli imalatçılarımızı korumamız gereken çok zorlu iki sene varken ve rakiplerimiz korumacı politikalarını sürdürürken İlave Gümrük Vergilerinde nihai ürün ithalatını kolaylaştırıcı indirimler yapılması için henüz erken olduğunu düşünüyoruz.”