Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yapılan açıklamaya göre, Nisan sonu itibarıyla Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 7,5 milyar dolar oldu. İlk çeyrekte baz etkisi olmadan yakalanan yüzde 15’lik artıştan sonra, Nisan ayında geçen yıla göre yüzde 100 ihracat artışı olduğuna dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Tüketimdeki farklılaşma nedeniyle, küresel imalat sanayi yatırımlarını hızla yeniliyor ve sektörümüz artan talebe yanıt verebilmek için çok yoğun çalışıyor. Makine ihracatımızı ilk 4 ay sonunda yüzde 30 artırdık; 2019 rakamları üzerine 1,3 milyar dolar ekledik. Pandemi süreci bize yeni dostlar kazandırdı” dedi.
Avrupalı birçok ülkenin Türkiye’den ithalatında birinci sırada yer alan ve küresel makine ticaretindeki payını her geçen yıl artıran makine sektörü, ilk dört ay sonunda 7,5 milyar dolar ihracata imza attı. Almanya, ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya en fazla Türk makinesi alan ülkeler olurken, AB genelindeki artış yüzde 38’e ulaştı. Sektörün ihracat performansını en net şekilde ortaya koymak üzere 2019 verileriyle karşılaştırma yapmayı sürdüreceklerini belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: “Tüketimdeki farklılaşma nedeniyle, küresel imalat sanayi yatırımlarını hızla yeniliyor ve sektörümüz artan talebe yanıt verebilmek için çok yoğun çalışıyor. Yakaladığımız olağanüstü performansın pandeminin baz etkisine dayandığı zannedilmesin. Biz başarımızı, rakiplerimizin tersine ihracat artışı ile kapatmış olduğumuz 2019 yılındaki verilerimizle kıyaslayarak da ortaya koyuyoruz.”
Son üç yılın verilerini karşılaştırmalı örneklerle açıklayan Karavelioğlu şunları ifade etti: “Yılın ilk dört ayında 3,5 milyar dolarlık ihracat yaptığımız ilk 10 pazarımıza, geçen yıl 2,5 milyar dolar, 2019 yılında ise 2,9 milyar dolarlık ihracatımız olmuş. Bu ülkelere ihracatımız son bir yılda yüzde 43, son iki yılda yüzde 22 artmış. Ülke bazında daha çarpıcı örneklerimiz var. Son iki yılın artışı İspanya’da yüzde 30; Rusya, İran ve Mısır’da yüzde 50’yi aşıyor. Ukrayna ve Özbekistan’da ise artış yüzde 100 civarında. Pandemi süreci bize yeni dostlar kazandırdı ve geçen yıla göre toplam ihracatımızda yüzde 30 artış yaşandı. Fakat biz 2020’nin güdük verilerine bakarak kendimizi avutmuyoruz, 2019 yılına göre yüzde 17 artış sağladığımız için memnuniyet duyuyoruz”
“Rakiplerimiz bize bakıp yine gıpta edecek”
İkili ilişkilerdeki bazı sorunlar nedeniyle ihracatta sıkıntı yaşayan türbin ve turbojetler ile karantina döneminde lüks tüketim olarak görülen deri işleme makinaları dışında pandeminin etkilerini gideremeyen alt sektör kalmadığının altını çizen Karavelioğlu “İlk dört ayda yurt dışına 1,2 milyon tonun üzerinde makine sevk ettik ve ürünlerimizin fiyatları uluslararası piyasada yükselmeye devam ediyor. En yüksek performans gösterdiğimiz 10 alt sektörde iki yıllık ihracat artışımız yüzde 20 oldu. Yüzde 37 artan elektrik motoru ve jeneratörleri, yüzde 35 artan tekstil ve konfeksiyon makineleri takip ediyor. Fakat önemli olan topyekûn bir performansla 2019 rakamlarımıza 1,3 milyar dolar ilave etmemiz ve bu badireden başarıyla çıkmakta oluşumuzdur. Önceki kriz dönemlerinde olduğu gibi bu süreci de bütün rakiplerimizin gıpta edeceği bir performansla tamamlayacağız” dedi.
“AB, ABD ve Çin üçgeninde olup bitenler, bizi yakından ilgilendiriyor”
Pandemi gündemi ile ABD seçim sonuçlarının küresel ölçekte yaşanan güç mücadelesini yumuşatmaya yetmediğine dikkat eden Karavelioğlu, “Çin’in hegemonik hedefleri doğrultusunda hızla yaygınlaştırdığı ikili anlaşmalarla küresel üretim, ticaret ve stratejik yatırımlardan daha fazla pay alma gayreti devam ediyor. İleri teknolojiye ulaşmak üzere, örtülü devlet destekleri ile yaptıkları firma satın almaları da Batı toplumları tarafından kaygıyla izleniyor” dedi.
AB’nin büyük satınalma gücü ve ileri sanayi teknolojilerindeki üstünlüğü nedeniyle ABD ve Çin için vazgeçilmez bir kutup olduğunu belirten Karavelioğlu AB ile Türkiye ilişkilerin de önemini giderek arttığının altını çizerek şunları söyledi: “AB, ABD ve Çin üçgeninde olup bitenler bizi yakından ilgilendiriyor. Almanya’nın dönem başkanlığında bir yumuşama adımı olarak liderler arası mutabakatla imzalanan AB-Çin Serbest Yatırım Anlaşması, artan kamuoyu baskısı nedeniyle AB parlamentosundan onay alamadı. Türkiye’nin Avrupa ve Avrupa’ya mal satmak isteyenler için stratejik bir önemi var ve sektörümüz yükselen performansı ile bütün krizleri lehine çevirme yeteneğine sahip olduğunu bir defa daha gösterdi. Pandemi sebebiyle Fransa, İtalya, İspanya gibi Güney Avrupa devletlerindeki sıkıntılar devam ediyor. Türk makine sektörü ise bölgede artan faaliyetleriyle, sınai ve teknolojik işbirliklerinden aldığı payı sürekli artırıyor.”
“Bize makine satmak isteyen, gelsin burada imalat yapsın!”
Geçen yıl 11 milyar dolara ulaşan dış ticaret açığının yılın ilk çeyreği sonunda yüzde 29 artarak 2,8 milyar dolara kadar yükselmesini kaygı verici bulduklarını belirten Karavelioğlu, makine ithalatındaki artışı şu şekilde değerlendirdi:
“Makine ithal etmenin yıllarca sürecek bağımlılıklar oluşturduğunu her fırsatta söylüyoruz. Bu alışkanlığın Türkiye’nin cari açığına çok menfi etkileri olduğunu da istatistiklerle gözler önüne seriyoruz. Üretiminin yüzde 60’ını ihraç etmekte olan bir sektör olarak, rekabet gücümüzü artırmak üzere ölçek büyütmek zorundayız fakat iç talepten sadece yüzde 33 pay alabiliyoruz. Sektörümüzün karşılaştığı en büyük tehlike Batıdan gelen kredili mallar değil, Doğudan gelen dampingli ve düşük teknolojili mallardır.”
Damping soruşturmalarında süreçlerin yılları aşmasının ve anti-damping vergilerinin işlevsizliğinin ileri ülkeleri ilave gümrük vergileri koymaya mecbur bıraktığını belirten Karavelioğlu, “Bizim kendi koyduğumuz vergileri teşvik kapsamına alıp uygulanamaz hale getirmemiz başlı başına bir haksız rekabet konusu. Oysa 11. Kalkınma Planımız, sektöre yönelik tehditlere karşı tedbirler geliştirmeyi emrediyor. Bu tedbirler arasında Yatırım Teşvik mevzuatının günün ihtiyaçlarına göre elden geçirilmesi de var. Dünyanın en büyük makine pazarlarından biriyiz ve petrol alır gibi makine ithal etmeyi sürdüremeyiz. Türkiye’ye makine satmak isteyenler gelsin burada imalat yapsınlar istiyoruz ama ithalata bu kadar açık bir sektörün yatırım çekmesi mümkün olamıyor” dedi.