Firmanızın sektördeki geçmişinden bahsedebilir misiniz?
Üretimi yurt dışında gerçekleştirilen yüksek vasıflı çelikleri Orta Doğu, Avrupa ve Türkiye’deki üreticilerle ulaştırmaktayız. Hedeflerimiz son kullanıcılar. Faaliyetimize altı yıl önce inşaat sektöründe Nur Yapı Endüstrisi adı altında başladık ve 2009 yılında Çin menşeli Shanghai East Tool Steel ile yapılan ortaklıkla EST Nur Çelik ismini aldık. Faaliyetlerimize Marmara Geri Dönüşümcüler Sanayi Sitesi’ndeki tesislerinde devam ediyoruz. 2010 yılına kadar ofisten direkt satış hizmeti verdikten sonra altyapı çalışmalarını tamamlayarak söz konusu yıldan itibaren son kullanıcıya vasıflı çelik tedariki yapmaya başladık. 1600 m² kapalı alana sahip tesisimizde 15 kişilik ekiple hizmet veriyoruz. Ürün gamımızda yüksek hız çelikleri, soğuk iş takım çelikleri, paslanmaz çelik, plastik kalıp çeliği ve sıcak iş takım çeliği bulunmaktadır. Amacımız son kullanıcıların kaliteli takım çeliğine olan ihtiyaçlarının sorunsuz çözümü ve bunun sürekliliğini sağlamak.
Üretim açısından dünyada ve ülkeler bazında sektörün şu anki durumu hakkında görüşleriniz nelerdir?
Her sektörde olduğu gibi Çin hükümetinin demir-çelik sektörüne de ciddi yatırımlar yaptığı ortada. Dünya çelik üretiminin %50’den fazlası bu ülkede üretilirken, Çin’in hammadde ihtiyacını karşılamak ve üretimini desteklemek için demir-çelik hammaddesi çıkarılan her ülkeye yatırım yapmakta olduğu biliniyor. Örnek vermek gerekirse, Çin’in şu anda iç piyasasına henüz aktarmadığı yaklaşık 3 milyon ton krom stoğu bulunmaktadır. Çin’de faaliyet gösteren firmaların yüzde 60’ı yabancı sermayelidir. Bu firmalar kendi mühendislerini Çin’de yetiştirmiştir. Sadece demir çelik değil hemen hemen her sektörde söz sahibi olan ve her geçen gün kalite standartlarını daha yukarılara çeken bu ülkede her sene 200 bin mühendis mezun oluyor. Ar-Ge çalışmalarına ayrılan bütçenin ve zamanın Avrupa ve Amerika ortalamasının üç katı. Ancak insanlar tarafından kalitesiz olarak algılanıyor. Bunun en büyük nedeni ise Çin’in kalite standartlarının tüccarların fiyat odaklı isteklerini karşılamak amaçlı değişkenlik göstermesinden kaynaklanmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti gibi gerek minimum maliyetli teşviklerin yaygın olduğu gerekse çok ciddi bir bilgi birikimi olan bir ülkede kaliteli mal temin edememek söz konusu bile değildir. Çin’in kötü imajının önüne geçmek için ilk iş tüketiciye düşmektedir. Tüketici aldığı malın ne olduğunu iyi anlamalı ve fiyat farklarına aldanarak ekonomik ömrü az olan bir malzemeyi kısıtlı bir süre kullanıp çöpe atacağına fiyat farkına aldanmayıp uzun süre rahatlıkla ve güvenle kullanacağı kaliteli ürünleri tercih etmelidirler. İkinci görev biz tüccarlara düşmektedir. Her tüccar maksimum seviyede kar etmek ister ancak bunu yaparken müşterilerine sunacağı seçenekleri kalitelerine göre çeşitlendirmelidir. Bilinenin aksine Çin’deki fiyat uygunluğu iş gücünün ucuz olduğundan değil, gerek sanayi, gerekse finansal desteklerin ulaşılabilirliğinin kolay ve yaygın olmasından kaynaklıdır. Örneğin Türkiye’de 2 bin kişiyle yapılacak bir işin, Çin’de 6 bin kişiyle yapılırken, bu durum maliyet açısından bir avantaj sağlamamaktadır.
Türkiye’de yüksek vasıflı takım çeliği üretiminin bugünkü durumunu nasıldır? İlerisi için çözüm önerileriniz nelerdir?
Yüksek vasıflı çelik, Çin’in dışında Almanya, Slovenya, İtalya, Fransa, İsveç, ABD, Tayvan ve Japonya gibi ülkelerde de üretilmektedir. Türkiye’nin de bu üretim için gerekli teknolojiye sahip olduğunu belirtmeliyiz. Avrupa’da üç ayda kullanılan takım çeliği, Türkiye’de bir yılda kullanılan takım çeliğine eş değer durumdadır. Yüksek vasıflı çelik Türkiye’de az tüketildiği için yapacağınız yatırımların geri dönüşü çok uzun sürecektir. Bunun yanında bu ürünü efektif olarak da kullanamıyoruz. Durum böyleyken Türkiye’de bu çeliğin üretimi yapacak firmaların hedefleri yurt dışı olmalı. Tedarikini gerçekleştirdiğimiz vasıflı çelik TSE standartlarına tabi tutuluyor ve önemli miktarda gümrük vergisi ödemesi gerçekleştiriyoruz. Yoğunlukla kalıp, otomotiv ve beyaz eşya gibi ivme yakalamış sektörlerde kullanılan ve Türkiye’de üretimi yapılmayan bir ürünün TSE standartlarına tabi tutulmasının çok doğru olmadığı düşüncesindeyiz. Tedarikini gerçekleştirdiğimizı ürün uluslararası normlara uygundur. Türkiye vasıflı çelik ihtiyacının yüzde 60’ı Çin’den karşılanmaktadır. Türkiye’ye getirdiğimiz ürün, işlendikten sonra yüzde 70’i Avrupa’ya hazır mamul olarak ihraç edilmektedir. Bu nedenle konuyla ilgilenen kurum ve kuruluşların bu konuyu tekrar gözden geçirmesi gerekmektedir.
2012 yılı firmanız açısından nasıl geçti? Değerlendirmesini yapabilir misiniz?
2012’ye hızlı başladık. Yılın ilk çeyreği çok verimliydi ancak iki ve üçüncü çeyrek hiç iç açıcı geçmedi. Bunda Avrupa’nın içinde bulunduğu ekonomik krizin büyük etkisi oldu. Avrupa’dan yeni siparişler, projeler gelmediği için bu durum bizi de etkiledi. O siparişler yeni yeni gelmeye başladı. İvmeyi tekrardan yakalamış durumdayız. Geçen yılın cirolarına göre küçük bir düşüş yaşadık ama bu açığı yılsonuna kadar kapatacağımızı düşünüyorum. Sektördeki çoğu kullanıcının yanlış yönlendirildiğini gözlemliyoruz. Firmalar istedikleri kalitedeki ürüne göre değil de eldeki malzemeye göre yönlendiriliyor. Müşterilerimizin problemlerini çözerek kendimizi kanıtlayarak bir noktaya geldik ve böyle devam etmek istiyoruz. Müşterilerimizle rakamsal boyutta değil de çözüm odaklı bir anlayış oluşturmak istiyoruz.