Değerli Kalıpçılar,
Kriz var mı yok mu tartışmalarıyla geçen zorlu bir yılı daha geride bırakıyoruz.
2008 yılının sonlarına doğru, ABD konut piyasasında başlayan ve finans piyasalarının ardından reel kesime sıçrayan, Birleşmiş Milletler’ in “yüzyılın krizi” olarak tanımladığı küresel ekonomik kriz başlamış, krizin ülkemizi teğet geçip geçmediği tartışmalarıyla kriz bir şekilde ülkemizden geçip gitmişti.
Krizler ülke ekonomileri üzerinde çok farklı etkilere yol açabilir. Kimi ülkelerde işsizlik, kimilerinde tüketim harcamaları, kimilerinde ise finans sektörü daha çok etkilenebilir. Detaylı bir kriz analizi için pek çok istatistiğe bakmak gerekse de, büyüme oranı her zaman en geçerli istatistiki veridir. 2008 krizinde Türkiye ekonomisinde ciddi bir küçülme yaşandığı net olarak görülmektedir. Bu dönemde AB, NAFTA ve OECD ülkeleri için 2009’un ilk çeyreği ile ikinci çeyreği arasında negatif büyüme ortalama % 2 olarak ölçülmüşken Türkiye için küçülme aynı dönemde % 4 dolayındadır. Haliyle, 2008 yılında patlayan küresel kriz Türkiye’yi teğet geçmemiştir.
Krizin etkilerini değerlendirmek için, AB ya da OECD ortalamasına bakmanın yanıltıcı olabileceği, bazı gelişmiş ülkelerin krizi Türkiye’den çok daha şiddetli yaşadığı da tartışma konusu olmuştu. Ancak krizden en çok etkilendiği düşünülen İzlanda’nın büyüme performansını ülkemizinkiyle karşılaştırdığımızda şu gerçekle karşı karşıya kalıyoruz: Türkiye ekonomisi 2008 krizinden, en az iflas eden İzlanda kadar etkilenmiştir. Aynı şekilde ABD, krizden Türkiye’ye göre çok daha az etkilenmişti. Üstelik bu sonuç ABD ve Avrupa’da bankaların ve aracı finans kuruluşlarının battığı, Türk bankalarının ve firmalarının ise krize nakit bolluğu içinde yakalandığı bir ortamda gerçekleşmişti.
Daha da vahim olan, Türkiye ekonomisinin yaşadığı bu olumsuzluğa, kendisinden kaynaklanmayan küresel bir krizin etkilerinin sebep olmasıydı.
2008-2009 yıllarında yaşanan bu kriz, Türkiye ekonomisinin eninde sonunda kendi krizini yaşayacağının bir erken uyarısı gibiydi. Teğet geçen krizin bile ekonomiyi bu denli etkilediği dikkate alındığında, Türkiye ekonomisinin kendi krizinin ne gibi sonuçlara yol açacağını düşünmek ekonomistler kadar işadamlarının da uykuları kaçırmaktaydı ki korktuğumuz başımıza geldi.
2018 yılının özellikle ikinci çeyreğinden itibaren ekonomik daralma giderek artmaktadır. Mayıs ayına ait PMI (imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi) verilerinde imalat sanayinin hızla daraldığı görülmektedir. 50’nin altındaki değerlerin daralma anlamına geldiği endeksin Mayıs değeri, 2009 yılı Nisan ayından beri görülen en düşük değerdir ve Ekim ayı dahil, PMI hep eşik değer 50’nin altında kalmıştır.
Türkiye ekonomisi günümüzde, döviz-faiz kıskacı altında eğilip bükülmektedir. Bu durum aslında, finansal istikrar ile fiyat istikrarı arasındaki gerilim olarak da yorumlanabilir. Bunun temel nedeni, faizlerin düşüş eğiliminde olmasına rağmen TL’nin değerli kalabildiği 2002-2013 arası küresel ekonomik şartların artık değişiyor olmasıdır.
2013’ten beri, ekonomik büyümeye zarar vereceği gerekçesiyle merkez bankası faiz artışı yapmaktan çekinse de, 2014, 2017 ve 2018’de üç defa yüklü miktarda faiz artışı yapmak zorunda kalmıştır. Bu zorunluluğun nedeni, faiz artışının gecikmesi ile ülkenin döviz krizinin eşiğine gelmesi idi.
Döviz krizi ile birlikte, özel sektörün döviz borcunu çevirmede karşılaşacağı sorunlar ve bunun bankacılık sistemine yansımaları, krizin etkisinin daha da artmasına yol açmaktadır.
Diğer bir deyişle, döviz krizi aynı zamanda bir bankacılık krizi anlamına da geliyor. Hatırlamakta fayda var, firmalarımızın döviz borçları, 2008 krizinin etkilerini azaltmak ve büyümeyi desteklemek için özel sektörün döviz biçiminde borçlanmasına olanak veren düzenlemenin hayata geçirilmesinden sonra hızla artmıştır.
Böyle bir sorun varken, TL’nin hızlı ve büyük oranlı değersizleşmesine izin vermek, döviz borçlusu firmaların batmasını göze almak anlamına gelmektedir. Bunun bankacılık sistemi üzerinde oluşturduğu baskının yanı sıra, enflasyon ve cari açıktaki artış gibi daha farklı olumsuz etkileri de söz konusudur.
Döviz borcu olan firmaların batmasının önüne geçmek için yapılan faiz artışı ise, genel olarak ekonomik yavaşlamayı arttıracaktır. Bir başka ifadeyle zaten yavaşlayan bir ekonomide yapılacak faiz artışı, yavaşlamanın da hızını arttıracaktır.
Mayıs 2018’de bir döviz krizinin eşiğinden dönmüş olmamıza rağmen yine de bu süreçte birçok firma zora düşmüştür. Burada üzerinde durulması gereken daha kritik olan konu ise, döviz şoku nedeniyle sallantıda olan firmaların bankacılık sisteminin üzerine yıkılmaları riskidir. Ülkemizin dev gruplarının banka borçlarını yeniden yapılandırması ile başlayan bu süreçte, yapılandırılan tutar 30 Milyar Doları bulmuştur ve maalesef borç yapılandırması için sırada bekleyen daha birçok firma bulunmaktadır.
Ekonomideki olumsuz gidişat, seçim takvimlerini de değiştirmiş, ülkemiz bir krizden diğerine, bir seçimden diğerine koşarken, ülkemizin omurgasını oluşturan sanayiciler üzerindeki sorumluluk daha da artmıştır.
Seçim sonrası ile ilgili bir öngörüde bulunacak olursak, ekonomik toparlanmanın yaşanacağı bir dönemin bizi beklemiyor olduğu acı bir gerçek. Ne beklediğini ise büyük ölçüde seçimin nasıl sonuçlanacağı belirleyecek. Ancak sonuç ne olursa olsun, Türkiye önemli bir değişimin eşiğindedir. Bunun nedeni, Türkiye ekonomisinin 2013 yılından beri, küresel şartlar gereği bir yapısal değişim içine girmek zorunda kalmasıdır.
Bu yapısal değişimin, ekonomik, siyasal ve toplumsal sonuçlarının ortaya çıkabilmesi ise, bir ekonomik krizin yaşanıp yaşanmamasına bağlıdır. Bu bağlamda 2018 krizi, sadece ekonomik sorunların ağırlaştığı ve kısa süreli yaşanacak bir ekonomik daralma olarak kalmayabilir.
Değerli Dostlar,
Daha önceki yazılarımda da defaten ifade ettiğim üzere, 2019 yılı ülkemiz için zor geçecek. Her koşulda, ekonomik yapısal değişim sürecinin başarıyla tamamlanacağına dair inancımız tamdır. Her değişim sancılıdır, hepimiz bunun bilincinde olmalıyız. Bu sıkıntılı süreci, umarım ki hep birlikte, en az hasarla ve daha da güçlenerek atlatır, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş yıldönümü olan 2023 yılına kadar ülkemizi her alanda daha yüksek bir seviyeye ilerletebiliriz.
Bu vesileyle yeni yılın sağlık, mutluluk,başarı ve bol kazançlar getirmesini dilerim.
Saygı ve sevgilerimle,
Şamil ÖZOĞUL
UKUB Yönetim Kurulu Başkanı
Değerli Kalıpçılar, Korona salgını, kalıpçılık sektörünün en önemli halkalarından biri olduğu otomotiv tedarik zincirinin çalışma şekliyle ilgili birç DEVAMI...
Değerli Dostlar, 2008 yılında yönetimine girdiğim ve 12 yıla yakın süredir büyük onur ve keyifle yürüttüğüm UKUB Başkanlığı görevimin sonuna g DEVAMI...
Değerli Kalıpçılar, Krizlere alışık olan bünyemiz, bu sefer bağışıklığımızın olmadığı yeni bir düşmanla savaşa girdi. COVID-19 salgını sanayiciler içi DEVAMI...
Değerli Kalıpçılar, Kalıpçılık sektörü açısından 2019 yılı mevcut durumun muhafaza edildiği bir dönem oldu. Genelde alışkın olduğumuz büyüme oranları b DEVAMI...
Değerli Sektör Mensupları, 19 Eylül tarihinde, dokuzuncusu düzenlenen, “Yerli Kalıp, Güçlü Sanayi” temalı Ulusal Kalıpçılık Zirvesi, Geb DEVAMI...
Değerli Kalıpçılar, UKUB Yönetimi olarak Türk Kalıp Endüstrisi’nin gelişimi adına nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamaya yönelik mesleki gelişim e DEVAMI...
Kriz var mı yok mu tartışmalarıyla geçen zorlu bir yılı daha geride bıraktık. 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel krizde Türkiye ekonomisinin küçülme oranı %4 dolayı DEVAMI...
Değerli Kalıpçılar, Kriz var mı yok mu tartışmalarıyla geçen zorlu bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2008 yılının sonlarına doğru, ABD konut piyasasında başlayan ve DEVAMI...
Değerli Kalıpçılar, 8. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’ni, 20 Eylül’de TOSB Workinn Otel’de gerçekleştirdik. Zirve’mize bu yıl, otom DEVAMI...
Değerli Dostlar, Yokuş inmeye, yokuş çıkmaya alışmış güzel ülkemiz yine inişli çıkışlı bir dönemden geçiyor. Hava değişiklikl DEVAMI...
Koca bir yılı daha geride bıraktık bırakıyoruz derken yeni yılın yoğun gündemiyle neredeyse ilk çeyreği de arkamızda bırakıyoruz. Her yeniliğin altında umut vardır, iyili DEVAMI...
Bu yıl 7.’si düzenlenecek Zirve’de, ziyaretçileri neler bekliyor? Her yıl düzenlediğimiz geleneksel hale gelen Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’nin 7.’s DEVAMI...
Dünya kalıpçılık sanayi toplam cirosu 84 Milyar € civarındadır ve sektör her yıl %6 büyüme eğilimindedir. Türkiye’deki kalıpçılığın toplam cirosu 3 DEVAMI...
UKUB INTERMOLD 2016 JAPONYA İŞ GELİŞTİRME GEZİSİ Değerli Kalıpçılar, Geçtiğimiz Nisan ayında UKUB olarak yine oldukça verimli ve faydalı geç DEVAMI...
Değerli Kalıpçılar, Son çeyrek asırdır eğitim sistemimize yapılan yanlış müdahaleler, bugün Türk imalat sanayisinin büyümesi için en &cc DEVAMI...
Son yıllarda rekor seviyeye ulaşan büyüme hızımızın önümüzdeki yıl % 3-4 seviyelerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Ekonomik büyümenin yavaşlaması ile rek DEVAMI...
Değerli Kalıpçılar, Türkiye ekonomisi ihracata dayalı bir yapı içerisinde büyümeye devam ediyor. Her ne kadar 2011 yılı büyüme oranının altında DEVAMI...
Türk kalıpçılık endüstrisinin hızla yükselmesini sağlayacak büyük proje için UKUB olarak geri sayımı başlattık. Birliğimiz kurulduğundan beri k DEVAMI...
Son yıllarda sürekli dile getirdiğimiz, artık “önemli” olmaktan çıkıp “hayati” duruma geçen ara eleman sorunu ülkemiz üretim sanayisi i&cce DEVAMI...
Değerli Sanayicilerimiz, 2008 yılında büyük bir heyecanla UKUB Yönetimini üstlendiğimizde koyduğumuz ana hedef, UKUB’u ve Türk Kalıpçılık Sektörü DEVAMI...
Değerli Kalıp Sanayicileri, Seçimler ve türlü sıkıntılarla dolu bir yılı geride bıraktık, yeni umutlarla yeni bir yıla daha girdik. Ülkemizin eko DEVAMI...
Türkiye’nin ilk nanoteknoloji şirketi olan Nanografi Nano Teknoloji A.Ş. (Nanografi) ile Makine ve Kimya Endüstrisi A.Ş. (MKE)arasında Türkiye’nin savunma sanayisinin yerlileşme ve millileşme hedefine hizmet edecek DEVAMI...
Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’nin on üçüncüsü, 10 Ekim 2024 tarihinde Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) tarafından, “Yapay Zeka mı, Yapay İnsan mı?” temasıyla, Gebze Otomotiv Yan Sana DEVAMI...
Geçen 2 yıl içerisinde gelişen yeni teknolojileri ve pazarın dinamiklerini yakından tanıma fırsatı sunacak olan Maktek 2024 Fuarını bu anlamda oldukça önemli buluyoruz. Talaşlı ve talaşsız imalat sanayisinin DEVAMI...
Türkiye’nin önde gelen takım tezgahı tedarikçilerinden GNC Makina, MAKFED Türkiye Makina Federasyonu tarafından “Dayanıklılık ve Sürdürülebilirlik” temasıyla düzenlenen Makine Zirves DEVAMI...
Dünya devlerinin portföyündeki tüm araçların kabin, bagaj, tavan, kapı, çamurluk, şase gibi bütün sac aksamlarının kalıplarını ve seri imalatını yapan Sarıgözoğlu, bu kapsamlı üretim yeten DEVAMI...
V’Steels ve Primus Coating firmaları tarafından düzenlenen ‘Kalıplarda Çelik Seçimi ve PVD Kaplamalar’ semineri 23 Ekim 2024 tarihinde Eskişehir Sanayi Odası’ nda gerçekleşti. D DEVAMI...
DEVAMI...
Koç Topluluğu şirketlerinden Otokar, ticaretin yükünü hafifleten ATLAS kamyon ailesinin yeni üyesi, yüzde 100 elektrikli e-ATLAS’ın ilk satışını gerçekleştirdi. Bu satışla Otokar, Türkiye&rsqu DEVAMI...
Proemtia’nın 1. Yıl & Sektör Buluşması etkinliği kapsamında “Alüminyum & Demir Çelik Sektöründeki Gelişmeler ve Gelecek Beklentiler” paneli 2 Mayıs 2024 tarihinde İş Kuleleri İstanbul&rsquo DEVAMI...
9 - 12 Ekim 2024 tarihleri arasında BI-MU’nun 34. gerçekleşecek, işleme ve deformasyon takım tezgahları, robotlar, otomasyon, dijital ve katmanlı üretim, yardımcı teknolojiler ve kolaylaştırıcılar ana imalat endüstrisin DEVAMI...